“Türkiye bulutumuz ile dünyaya örnek oldu”

Oracle Satış Danışmanlığı Direktörü Cem Nuri Cömert, devletin teknoloji alanında kendine giderek daha çok yer bulan bulut bilişimin geldiği son noktayı ve Oracle’ın bu alandaki hizmetlerini Kamu Teknolojileri’ne değerlendirdi.

Oracle ve bulut bilişim ilişkisini özetleyebilir misiniz?
Aslında bulut bilişim Oracle’ın çok uzun süredir vizyonunda. 2000’li yılların ortasında Oracle’ın bulut bilişim stratejilerini ifade eden dokümanlarına denk gelirsiniz. Bundan 12 yıl önce buluta gideceğimizi söylemiştik ve o tarihten bu yana da üstünde çok yoğun çalışıyoruz.

Müşterilerimizin halihazırda kullandığı ürünleri bulut konfor ve kolaylığında kullanabilmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Belli bir servis seviyesi sağlasın, farklı ihtiyaçlarını çözebilecek sınıflandırılacak farklı servislere sahip olsun.

Nedir bu servisler?
Makine ve donanım olarak verdiğimiz hizmetler içinde; veri tabanı ve içerik hizmetleri, analitik raporlama gibi hizmetler, üzerinde hazır yazılımların bulunduğu müşterilerin faaliyet gösterebildiği hizmetler ve son olarak da tüketici verilerinin bulunduğu hizmetleri sayabilmek mümkün. Bunların Oracle içinde anahtar kelimeleri SaaS, PaaS, IaaS ve On Premises hizmetler olarak geçiyor.

Amaç Oracle’ın sunduğu veri hizmetlerini sunabilmesi ve etkin kullanılabilir hale getirilmesi. Yakında lanse ettiğimiz kendi kendini iyileştirebilen, yüksek hizmet seviyesinde çalıştırabilen, kendini yamayabilen bu tür bulut hizmetlerine doğru gitmeye çalışıyoruz. Bunun adı Oracle içinde otonom hizmetler olarak geçiyor.

Oracle deyince akla bulut bilişim geliyor değil mi?
Oracle dendiğinde akla bulut bilişimin gelmesi, bulut hizmetlerinin algılarda Oracle’ın temel işi haline dönüşmüş olması, bizim işimizi doğru yaptığımızın göstergesi. Biz de böyle olmasını istiyorduk ve hedeflerimiz bu yöndeydi. Bulut bilişimin bilgi sistemleri teknolojilerine büyük kazanımları var. Oracle kendi ürettiği çözümleri bulut bilişime avantaj kazandıracak şekilde dönüştürmeye çalışıyor. Bulut şirketi haline dönüşme çabalarımız da bu yüzden.

Oracle’ın kamuda üstlendiği rolden bahsedebilir misiniz?
Kamu deyince merkezi Ankara’da olan devletin yönetim birimlerini anlıyoruz, ama her gün temasta olduğumuz belediyeler de hastaneler de kamu. Kamuda bulut nasıl algılanıyor diye soracak olursanız; verinin güvenliği esas planda. Bu veriyle raporlama ve entegrasyon yapan veya çok kullanıcılı kapasitesi yüksek sistemlerin görüldüğü her yerde Oracle var. Kamunun vatandaşa sunduğu projeler de genelde çok büyük kapsamlı. Bu noktada arkada Oracle olduğunu, veri tabanı ve entegrasyon hizmetleriyle görüyorsunuz. Kamu ile çok uzun bir ilişkimiz var. Daha Oracle Türkiye kurulmadan önce kamuda Oracle ürünü kullanan yerler vardı. 25-30 yıla yakın kullanım geçmişi olan kamu kurumları var.

Veriyi gerçekten tutma ihtiyacı olan ve bundan değer elde etmek isteyen her tür kamu kurumunda Oracle teknolojileri kullanılıyor. Dahası bunları kullanmayı bilen insanların yetiştiği bir ekosistemden bahsediyoruz aslında. Kamu ve özel sektöre bunları kullanmayı bilen öğrenciler yetişiyor. Sonuçta bu bilgi birikimiyle herkes kazanıyor. Sadece ürün değil, Oracle mühendislerin çalışıp iyileştirdiği hizmetler ve kamu projeleri de var.


Cem Nuri Cömert

En beğendiğiniz 3 Oracle kamu projesi desek aklınıza ilk hangileri gelir?
Bizim birçok güzel projemiz var kamuda ama üç tane derseniz şunları sayacağım: Çocuğu olup okula giden herkes e-okul ile kesişmiştir. Karne gününden iki üç gün önce notlarını gören velilerden bahsediyoruz. Zamanını gecelerden not girmek için harcayan öğretmenlerimiz gün içinde uygun olduğu zamanlarda notları girebilmeye başladılar. Bu bizim içinde olduğumuz bir proje.

İkincisi Adalet Bakanlığı UYAP bilgi sistemi. Bu bilgi sistemi Oracle veri tabanı ve cihazlarını kullanır. Dünyada tek örnektir ki, adalet sistemi merkezi bir bilgi sistemi altyapısıyla yönetiliyor. Günlük yüz binlerce işlem yapılıyor. Zaten günlük süren bu kadar dava var.

Üçüncüsü ise verdiğim iki örneğin ortasına oturuyor; Mevcut vatandaşlık işleri. Bu da Oracle teknolojilerini kullanıyor. Her kurumun kendinde bir şeyler tuttuğu ortamdan ziyade paylaşılan bir ortamda kişiler, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlıklarıyla ilgili bilgiyi güvenilir bir ortamdan alabiliyorlar.

Bulut hizmetleri devlet için özel sektörden daha mı büyük önem arzediyor?
Bulut kamu için diğer sektörlerden daha önemli olabilir. Kamudaki konsolidasyon ihtiyaçları, yani verimliliğin artırılması için yapılan çalışmalar çerçevesinde veri merkezindeki altyapıların konsolide edilmesi, hatta insan gücünün konsolide edilmesi özel sektöre göre çok daha önemli. 50 yerde aynı işi yapan insan olmasın gözüyle bakılıyor. Bu anlamda yapılan çalışmalar var. Mesela kamu entegre veri merkezi bunun için yapılıyor. Benzer şekilde nispeten güvenliği öne koyan başka kamu kurumları kendi içlerinde bulut teknolojilerini yorumlayan teknolojiler yapmaya çalışıyorlar.

Anlık kapasite artırımı ihtiyaçlarına cevap verebilmeye çalışıyoruz. Kabaca hesaplasak bile yatırımı baştan yapmak yerine ihtiyaçlar arttıkça cevap verebilmek istiyoruz.

Oracle Cloud Day Ankara, 8 Şubat günü JW Marriott Hotel’de yapıldı. Etkinliğe katılanlar Oracle’ın bulut çözümlerinin sunduğu ayrıcalıklarla ilgili detaylı bilgi alıp, Oracle’ın deneyimli iş ortaklarının verdiği hizmetleri gözlemleme şansı yakaladılar.

Kendinizi kamu ihtiyaçlarına göre nasıl değiştiriyorsunuz?
Mevzuat dediğimiz şey bize neyi yapamayacağımızı söyleyen bir maddeler bütünüdür. Devletimizin kanunları kararnameleri vardır. Bunlar şekillendiriyor ne yapabileceğimizi. Veri güvenliği ve verinin Türkiye’de kalması zorunluluğu bizi, “Ben bunu nasıl yapabilirim?” diye düşünmeye itti. Müşteri tarafında bulut sistemini devreyle aldık. Müşteri bulutu kendi güvenlik duvarının arkasında tutabilmeye başladı. Ortaya çıkan ihtiyaçlara bakarak kendi güvenlik hizmetlerimizi yaratmaya başladık. Yani kamunun ajandasına uyabilecek veri çözümlerini görüp ona göre hareket edebiliyoruz.

Bizim Türkiye’de yaptığımız çok sayıda proje dünyaya örnek oldu ve çok sayıda yurt dışından ziyaretçi aldı. Bu projelerin el üstünde tutulması bizi gururlandırıyor.

Bütçe açığı satın alırken kapanacak

Satınalma Yöneticileri ve Profesyonelleri Derneği-TÜSAYDER Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Hüryılmaz, önceki yılın üçüncü çeyreğine göre bu yıl Türkiye’nin yüzde 11,1’lik büyüme oranının başarı olduğunu ancak Türkiye’nin teknolojik ürünlerde ve hammaddede yurtdışı bağımlılığının devam ettiğini söyledi. Başkan Hüryılmaz, “TÜSAYDER üyelerinin oluşturduğu 50 milyar doların üzerindeki satınalma karar gücü ile dış ticaret açığını dış ticaret fazlasına çevirmeyi hedefliyoruz” dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı gayrisafi yurtiçi hasıla üçüncü çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak (2009=100), 2017 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 11,1 arttı. Üretim yöntemiyle gayrisafi yurtiçi hasıla tahmini, 2017 yılının üçüncü çeyreğinde cari fiyatlarla yüzde 24,2 artarak 827 milyar 230 milyon TL oldu. Satınalma Yöneticileri ve Profesyonelleri Derneği-TÜSAYDER Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Hüryılmaz, büyüme rakamları ile ilgili yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin yüzde 11,1’lik büyüme oranının büyük bir başarı olduğunu belirterek, “TÜSAYDER olarak, 2016 yılı verilerine göre gayrisafi yurtiçi hasılayı eksi yönde yüzde 24,8 oranında etkileyen Mal ve Hizmet ithalatını ‘Milli Satınalma’ bilincini yükselterek, düşürmeyi hedefliyoruz” dedi.

Türkiye “Milli Satınalma” ile büyüyor
TÜSAYDER’in yapmış olduğu çalışmalar neticesinde, sektörün milli satınalma bilincinin giderek arttığını vurgulayan Başkan Hüryılmaz, şöyle devam etti: “Türkiye genelinde şirketlerin 2017 yılı için “Milli Satınalma” hedefleri yüzde 36 ile bir önceki yıla göre yüzde 21 artış gösterdi. Bu tabloya göre ülkemizdeki şirketler  ‘Milli Satınalma’ ile hem ülkemizin ekonomisinin güçlenmesi, hem tedarik riskinin azaltılması, hem de maliyet tasarruflarının artırılması için lokalizasyona daha fazla önem verecekler. Türkiye’nin 47 farklı şehrinden, 44 farklı sektörden, 1400’den fazla satınalma profesyonelinin katılımı ile yapılan Türkiye’nin en geniş kapsamlı satınalma mesleki anketine göre Türkiye’deki şirketlerin yüzde 53,4’ünün hedeflerinde yerli tedarikçi kullanım oranının artırılması yer alıyor.”

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2017 üçüncü çeyrek gayri safi yurt içi hasıla verilerine göre; mal ve hizmet ihracatı, 2017 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirleme hacim endeksi olarak yüzde 17,2 oranında artarken, ithalatın artış oranı ihracatın altında kalmayı başararak yüzde 14,5 artış gösterdi. Aynı verilere göre; mal ve hizmet ithalatının, gayri safi yurt içi hasıla oranı 2017 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 1,02 ve üçüncü çeyreğinde yüzde 8,61 oranında azaldı. Bu şekilde mal ve hizmet ithalatının, gayri safi yurt içi hasıla oranı 2017 yılında yüzde 9,54 oranında azaldı.

Önceki haberŞirketlerde güvenlik algısı endişe verici düzeyde
Sonraki haberDüşman araçlara Türk tokadı

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz